top of page

Propolis

      Arıların çiçeklerden ürettiği doğal bir mucize olan Propolis, arıların kovanlarını temiz tutmak için kullandıkları madde olarak bilinmektedir. Antibakteriyel özelliğinden, kansere karşı koruma özelliğine kadar bir sürü etkisi olduğu olumlu etkisi olduğu bilinmektedir.

 

  Propolis çok iyi bir dezenfekte maddesidir. Eski Mısırlıların ölülerini mumyalamakta, Yunanlılar ve Romalıların yaraları tedavi etmekte kullandıkları ileri sürülen propolis, uzun süre ihmale uğramış, hatta unutulmuşsa da, son yıllarda insan sağlığındaki olumlu değeri tekrar anlaşılarak incelenmeye, kullanılmaya başlanmıştır     

      Propolis, ülkemizde genellikle ‘arı tutkalı’ olarak bilinmesine rağmen Eğir mumu, eğer mumu, eğil mumu, eğin mumu, eğri mum, girabolu, girebo, kirebeli, kirebolu, pirebolu şeklinde de adlandırılır. Arı ürünlerinin üçüncü en önemli bileşenidir. Esas olarak reçine, balmumu, uçucu yağlar, polen  ve diğer organik bileşiklerden oluşmaktadır. Ayrıca propolis ekstraktlarında güçlü bir antioksidan olan resveratrol tespit edilmiştir. Propolis ayrıca pek çok vitamin (B1, B2, B6, C ve E) ve mineral (magnezyum, kalsiyum, potasyum, sodyum, bakır, çinko, demir ve manganez) içermektedir. İçeriğindeki bu aktif bileşenler sayesinde propolis; antiseptik, antienflamatuar, antioksidan, antibakteriyel, antimikotik, antifungal, antiülser, antikanser, ve immünomodülatör etkileri ile tıbbın çeşitli alanlarında deneysel çalışmalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır.

    Binlerce yıl öncesinden beri tedavi edici etkileri için kullanılmaktadır. Yunanlar abse tedavisinde, Asurlular yara ve tümörlerin iyileşmesi için kullanmışlardır. Mısırlılar ise mumyalama işlemlerinde propolisten faydalanmışlardır. Propolisin içeriği arıların hangi bölgelerde yaşadıklarına ve hangi çiçeklerden faydalandıklarına bağlı olarak değişim göstermektedir. Avrupada bulunan örnekleri ile Güney Amerikada bulunan örnekleri kimyasal açıdan birbirinden farklı olabilmektedir. Bu yüzden bu bileşik hakkında yapılan araştırmalarda sağlık için etkilerinin saptanması zor olabilmektedir. 

      Yapılan araştırmalar propolisin içinde 300’den fazla bileşik saptamıştır. Bu bileşiklerin büyük bir çoğunluğu polifenollerden oluşmaktadır. Polifenoller vücutta gelişebilecek hastalıklara karşı antioksidan etki gösteren maddelerdir. Özellikle flavanoid adı verilen polifenoller içermektedir. Bitkiler flavanoidleri kendilerini koruyacak bir madde olması için üretirler. Flavanoidler genellikle antioksidan etkisi olan aşağıda belirtilen yiyecek ve içeceklerin içinde bulunmaktadır:

  • Meyveler

  • Yeşil Çay

  • Sebzeler

  • Kırmızı Şarap

      Bu bileşik antibakteriyel, antiviral, antifungal, antiinflamatuar etkilere sahiptir. Fakat her bölgede elde edilen bileşikler farklı olduğundan, yapılan çalışmalar sınırlı sayıdadır. Çalışmayı yapan bilim insanları nedenini tam olarak açıklayamasa da bu madde bazı bakteri, virüs ve mantarlara karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.

      Propolisin içeriğinde, antifungal etki gösteren bir flavanoid olan pinocembrin de bulunmaktadır. Bunun gibi antiinflamatuar ve antimikrobiyal etkileri propolisin yara iyileştirici özelliklere sahip olmasını sağlamaktadır. Yapılan bir çalışma, propolisle tedavinin, ağır yanık travmaları geçiren hastalarda hücre yenilenmesini hızlandırdığını öne sürmüştür,

Başka bir çalışma ise, ağız ameliyatlarından sonra oluşan yaraların iyileşmesinde, haricen uygulanan alkollü ekstratının steroid içeren kremlerden daha etkili bir şekilde iyileşmeyi sağladığı ileri sürülmüştür. Mast hücreleri inflamasyon sırasında vücudumuzda aktif hale gelen hücrelerdir ve ekstratı bu hücrelerin etkisini azaltmıştır.

      İçeriğinde bu maddeden bulunan uçuk tedavi ürünleri, hem ağız çevresinde hem de genital bölgelerde oluşan uçukların tedavisini hızlandırmaktadır. Başka bir çalışmanın sonuçlarına göre ise günde 3 kez haricen uçuğun olduğu bölgeye uygulandığında, diğer tüm tedavi yöntemlerinden daha hızlı bir şekilde etki göstermiştir. Araştırmacılar propolisin yalnızca uçuk iyileşmesi konusunda değil, gelecekteki uçuk ihtimallerine karşı koruma konusunda da etkili olduğunu öne sürmektedir.

      Propolisin kanser tedavisi üzerinde de etkili olduğu ileriye sürülmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre içeriğindeki bileşikler aşağıda belirtilen antikanser etkilere sahiptir:

  • Kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemektedir.

  • Sağlıklı hücrelerin kanser hücrelerine dönmesini engellemektedir.

  • Kanser hücrelerinin birbirleriyle iletişim kurmalarını engellemektedir.

      Bu etkilerin bulunduğunu söylemesine rağmen çalışmanın araştırmacıları propolisin kanser tedavisinde destek olarak kullanılması gerektiğini, ana tedavi yöntemi olamayacağını vurgulamaktadır. Başka bir araştırmada Çin propolisinin meme kanseri üzerinde olumlu etkileri olduğu saptanmıştır.

 

     Piyasada bulunan ürünlerin kesinlikle güvenli olduğuna dair yeterince kanıt bulunmamaktadır. Fakat yüksek riske sahip olarak değerlendirilmemektedir. Fakat bala veya arılara alerjiniz varsa bu maddeyi içeren ürünlere de alerjik reaksiyon gösterme ihtimaliniz yüksektir. Aynı zamanda uzun süreli kullanımlarda da alerjik reaksiyonların görülmesine neden olabilmektedir. Şu anda propolis zararları açısından en çok değerlendirilen durum alerjik reaksiyonlara neden olabilecek olmasıdır. Sürekli propolise maruz kaldıklarından, arı yetiştiren bireylerde de alerjisi oldukça fazla görülmektedir. Propolise alerji durumunda vücudun verdiği en tipik etkilerden biri egzema benzeri kızarıklıklardır. Özellikle astım veya benzer alerjik reaksiyonlara sahipseniz, propolisi günlük rutininize katmadan önce bir sağlık personeli ile iletişime geçmeniz gerekmektedir.

 

     Propolis, ağızdan oral olarak da alınabilir. Tabletler, sıvı propolis (propolis damla), propolis kapsülü ve propolis şekeri şeklinde de bulunabilmektedir. Piyasada bulunan ürünler, propolis nasıl kullanılır sorusuna cevap niteliğindedir. Propolis kullanım şekli ile ilgili en büyük soru işaretlerinden biri de dozdur. Henüz hakkında yeterince araştırma yapılamadığı için medikal olarak önerilen kesin bir doz bulunmamaktadır. Henüz FDA’de biz doz önerisinde bulunmamıştır. Bazı üreticiler, ürettikleri ürünlerin üzerine günlük doz yazmaktadır fakat bu da yüzde yüz güvenilir bir tüketim şekli değildir. 

© 2017 kaRyA

  • Facebookta bizi görün
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Instagram Icon
bottom of page